Covid Soruşturmasında Sağcıların Anti-Bilim Yanılsaması Ortaya Çıkıyor
Koronavirüs salgını sürecinde uygulanan kısıtlamaların maliyetinin sorgulanması elbette mümkündür. Ancak, sağcı libertarianların Birleşik Krallık'ın pandemi tarihini manipüle etmesine izin verilmemelidir. Kamu hafızasında daima hatırlanacak bir gerçek var: Eski Başbakan Boris Johnson, ülkeyi zamanında kapatmayı reddettiği için yaklaşık 23.000 kişinin hayatını kaybetmesine neden oldu. Covid-19'un hızla yayıldığı dönemde, İtalya'daki geçici morglardan gelen korkutucu görüntülerle karşı karşıya kalınırken, Johnson tatildeydi ve hiç kimseyle iletişime geçmedi.
Ulusal Sağlık Servisi (NHS), virüs nedeniyle aşırı yüklenme tehdidi ile karşı karşıya kalmışken, Johnson bu durumu görmezden gelerek yeni motosikletini sürmeye, köpeğini gezdirmeye ve Chevening'de arkadaşlarıyla vakit geçirmeye devam etti. Bu durum, kendisinin Downing Street'ten atılmasına ve ardından milletvekilliğinden istifa etmesine yol açan parti vermek ve bu süreçte parlamento önünde yalan söylemekle suçlanmasının nedenlerini de gözler önüne seriyor. Johnson'ın çevresinde "toksik ve kaotik bir kültür" olduğu, onun kendini beğenmiş bir hayalperest olduğu herkes tarafından biliniyor.
Ancak sorun yalnızca bir narsisistik politikacı ile sınırlı değil. Bu durum, onun sağcı libertarian arkadaş grubuyla ve Birleşik Krallık medyasındaki baskın inançlarla da yakından ilişkilidir. Sağcı libertarianlar, bireysel özgürlükler ve devlet müdahalesinin asgariye indirilmesi konularında güçlü bir duruş sergileyerek, bilimsel verileri ve kamu sağlığını göz ardı eden bir yaklaşım sergileyebiliyorlar. Bu yaklaşım, özellikle Covid-19 gibi küresel bir kriz döneminde, toplum sağlığını tehdit eden bir risk olarak karşımıza çıkıyor.
Pandemi sürecinde alınan önlemler, toplumun genel sağlığını korumak amacıyla hayati önem taşımaktaydı. Ancak, bazı kesimlerin bu önlemleri eleştirmesi ve alternatif bir anlatı geliştirmesi, bilimsel gerçeklerin ve kamu sağlığının göz ardı edilmesine yol açabiliyor. Bu bağlamda, toplumun bilinçli bir şekilde bilgilendirilmesi ve doğru verilerin paylaşılması büyük önem taşıyor. Sağlık krizlerinin yönetiminde, bilimsel verilerin ve uzman görüşlerinin dikkate alınması, etkili bir strateji geliştirilmesi açısından kritik bir rol oynamaktadır.
Sonuç olarak, Covid-19 sürecinde yaşananlar, sadece bir liderin kararlarının sonuçları değil, aynı zamanda daha geniş bir ideolojik mücadelenin parçasıdır. Sağcı libertarianların ortaya koyduğu anti-bilim yaklaşımı, toplum sağlığını tehdit eden bir unsur olarak karşımıza çıkmakta ve bu durum, gelecekteki sağlık krizleri açısından da dersler çıkarılmasını gerekli kılmaktadır.
Kaynak: THE GUARDIAN
Haber Tarihi: 01.12.2025 01:18
Benzer Haberler
- Kadın-Erkek Ayrımı Tartışmaları EHRC'yi Gölgede Bırakıyor
- İsrail'in İşkence Politikası: BM Raporu Açıklıyor
- Zelenskyy'nin Liderliğinde Mini Devrim: Yermak İstifa Etti
- Manavgat'ta Yangında Anne ve Çocukları Kurtarıldı
- Hatay'da Orman Yangını Kontrol Altına Alınmaya Çalışılıyor