Uzay Yarışı: Eski Siyaset Ay'a Taşınıyor mu?
2026 yılı, uzayda yeni bir heyecan dönemi başlatacak gibi görünüyor. Bu sefer, "barışçıl keşif" söylemi altında, jeopolitik rekabetin yeniden alevleneceği öngörülüyor. Özellikle Ay'ın güney kutbu, güneş panelleri için sürekli ışık alan bölgeleri ve buzul rezervleri ile dikkat çekiyor. Bu bölge, güneş sistemindeki en değerli mülklerden biri haline gelmiş durumda. ABD ve Çin, Ay yüzeyinde ve sonrasında ekonomik kontrol sağlama hedefi ile hareket ediyor.
Uzay, tarih boyunca insanlığın ortak alanı olarak kabul edilmişti. 1967 yılında imzalanan Birleşmiş Milletler dış uzay antlaşması, devletlerin gökyüzünü sömürmesini yasaklıyordu. Ancak bu antlaşmanın özel mülkiyet talepleri konusunda belirsizlik içermesi, milyarderlerin uzayda rekabet etmesine olanak tanıyan bir boşluk oluşturdu. Şu anda, uzayda etkinlik gösteren özel şirketler, bu belirsizlikten yararlanarak kendi çıkarlarını gözetiyor.
2024 yılında fırlatılması planlanan NASA'nın Artemis II misyonu ile Çin'in Chang’e 7 misyonu, stratejik üstünlük sağlama mücadelesinin ilk adımları olarak değerlendiriliyor. Her iki misyon da, Ay'a insan göndermeyi ve orada kalıcı üsler kurmayı hedefliyor. Bu durum, ülkeler arasındaki rekabetin yanı sıra, uzayda keşif ve araştırma konusunda yeni normların şekillenmesine de yol açabilir.
Sonuç olarak, uzay yarışı, sadece teknolojik bir rekabet olmanın ötesine geçiyor. Siyasi, ekonomik ve sosyal boyutları ile insanlığın geleceğini etkileyecek önemli bir unsur haline geliyor. 2026'daki gelişmeler, bu yarışın hangi yönlere evrileceğini ve insanlığın uzaydaki varoluş mücadelesinin nasıl şekilleneceğini belirleyecek.
Kaynak: THE GUARDIAN
Haber Tarihi: 28.12.2025 20:30