İran'da İdam Cezaları 2025'te İki Katına Çıkacak

İran İnsan Hakları (IHR) grubu, ülke genelinde idam cezası uygulamalarına ilişkin çarpıcı veriler paylaştı. Yapılan açıklamalara göre, 2023 yılının Aralık ayının başına kadar İran'da en az 1.500 idam cezası infaz edildi. Bu durum, İran'ın idam cezası uygulamalarıyla ilgili uluslararası eleştirileri yeniden gündeme getirdi.

İran'da, özellikle insan hakları ihlalleri konusunda yapılan eleştiriler son yıllarda artış göstermişken, idam cezasının sıkça uygulanması bu eleştirilerin merkezinde yer alıyor. IHR, ülkede uygulanan idam cezası sayısının, önümüzdeki 2025 yılı itibarıyla iki katına çıkmasının beklendiğini bildirdi. Bu durum, insan hakları aktivistleri ve uluslararası toplum tarafından endişeyle karşılanıyor.

İran hükümeti, idam cezasını, özellikle uyuşturucu kaçakçılığı ve cinayet gibi ağır suçların önlenmesi amacıyla uyguladığını savunuyor. Ancak, birçok insan hakları savunucusu, bu uygulamanın adalet sisteminin eksikliklerini örtbas etmek için bir araç haline geldiğini iddia ediyor. Ülkedeki adalet sisteminin şeffaflığı ve bağımsızlığına dair kaygılar, idam cezalarının artışıyla birlikte daha da derinleşiyor.

Uluslararası toplum, İran'daki idam cezası uygulamalarını kınarken, bazı ülkeler ve insan hakları örgütleri, İran hükümetine bu uygulamaları durdurması yönünde çağrılarda bulunuyor. Özellikle Avrupa Birliği, İran ile olan ilişkilerinde insan hakları ihlallerini gündeme getiriyor ve bu konuda yaptırımlar uygulamayı sürdürüyor.

İran'da idam cezasının artması, sadece uluslararası ilişkilerde gerginlik yaratmakla kalmıyor, aynı zamanda toplum içinde de büyük bir korku ve belirsizlik ortamı oluşturuyor. İnsan hakları savunucuları, bu durumun, toplumun genelinde korku kültürünü beslediğini ve bireylerin özgürlüklerini kısıtladığını belirtiyor.

Sonuç olarak, İran'daki idam cezası uygulamaları, hem iç hem de dış politikada önemli bir konu olmaya devam ediyor. 2025 yılına kadar bu uygulamaların iki katına çıkacağı tahminleri, insan hakları ihlalleri konusunda endişeleri artırıyor ve uluslararası toplumun bu duruma müdahale etme ihtiyacını gündeme getiriyor.