AB'nin 2025 Gündeminde Savunma ve Güvenlik Tehditleri

Avrupa Birliği, 2025 yılı itibarıyla karşılaşacağı savunma ve güvenlik tehditleri ile ilgili önemli bir sınav vermeye hazırlanıyor. ABD ile ilişkilerdeki artan gerilim ve Rusya'nın oluşturduğu güvenlik riskleri, AB'nin stratejik planlamalarını derinden etkilemekte. Bu durum, bir yandan savunma alanında yeni politikaların geliştirilmesine, diğer yandan ise göç, aşırı sağın yükselişi ve iç siyasi dinamiklerin yeniden değerlendirilmesine yol açıyor.

Son yıllarda, ABD'nin uluslararası politikadaki tutumundaki değişiklikler, Avrupa'nın güvenlik yapısını sorgulamasına neden oldu. Özellikle NATO içerisindeki işbirliklerinin sorgulanması ve ABD'nin bazı askeri taahhütlerinden geri adım atması, Avrupa'nın kendi güvenliğini sağlamada daha bağımsız adımlar atmasını zorunlu hale getirdi. Bu bağlamda, Avrupa Birliği, ortak savunma politikalarını güçlendirmek ve askeri işbirliklerini artırmak için çeşitli projeler üzerinde çalışıyor.

Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik saldırıları ve doğu sınırlarındaki askeri hareketlilik, AB'nin güvenlik algısını köklü bir şekilde değiştirdi. Üye ülkeler, Rusya'nın olası tehditlerine karşı daha dayanıklı hale gelmek için savunma bütçelerini artırma, askeri işbirliklerini güçlendirme ve yeni savunma stratejileri geliştirme yönünde adımlar atıyor. Bu çerçevede, Avrupa Savunma Fonu gibi inisiyatifler, üye ülkelerin savunma sanayilerini desteklemeyi ve askeri kapasitelerini artırmayı amaçlıyor.

Ancak savunma ve güvenlik konularının yanı sıra, AB'nin 2025 gündeminde sosyal ve siyasi dinamikler de önemli bir yer tutuyor. Göç meselesi, aşırı sağın yükselişi ve iç siyasi istikrarsızlık, Avrupa'nın karşı karşıya olduğu diğer zorluklar arasında yer alıyor. Göçmen akınları, birçok ülkede siyasi tartışmalara yol açarken, aşırı sağ partilerin yükselişi, sosyal uyum ve demokratik değerler açısından tehdit oluşturuyor. Bu durum, AB'nin ortak politikalarını ve dayanışma ruhunu test ediyor.

Avrupa Birliği, bu çok katmanlı sınavı geçebilmek için hem iç hem de dış politikalarını yeniden gözden geçirmek zorunda. Üye ülkelerin, güvenlik tehditlerine karşı ortak bir duruş sergilemesi ve sosyal meselelerde dayanışma içinde hareket etmesi, AB'nin geleceği açısından kritik öneme sahip. 2025 yılına yaklaşırken, Avrupa'nın bu zorluklarla başa çıkabilme yeteneği, birliğin bütünlüğü ve istikrarı açısından belirleyici olacaktır.