Marco Rubio, Calibri Yazı Tipini Yasakladı

Florida Senatörü Marco Rubio, Calibri yazı tipinin resmi belgelerde kullanımını yasakladı. Bu karar, Rubio'nun ofisinden yapılan açıklama ile duyuruldu. Calibri yazı tipinin, görme engelliler açısından belgelerin okunmasını kolaylaştırabileceği belirtilse de Rubio, Times New Roman yazı tipinin görev süresinin resmi yazı tipi olarak belirlenmesini tercih etti.

Rubio'nun bu kararının arkasında, Times New Roman'ın daha geleneksel bir görünüm sunduğu ve resmi belgelerde "görgü ve profesyonellik" sağladığına dair inancı yatıyor. Senatör, bu değişikliğin, ofisinin kurumsal kimliğini ve imajını güçlendireceğine inanıyor. Calibri'nin kullanımının yasaklanması, Rubio'nun ofisinde yapılan yazışmalarda ve belgelerde bir standart oluşturma çabası olarak değerlendiriliyor.

2023 yılında kurulan Çeşitlilik, Eşitlik ve Kapsayıcılık ofisi, Calibri yazı tipinin görme engelliler için daha erişilebilir bir seçenek olduğu yönünde görüş bildirmişti. Ancak Rubio, bu yazı tipinin kullanılmasının ofisin profesyonel imajına zarar verebileceğini düşünüyor. Bu bağlamda, Times New Roman tercihinin, daha resmi bir iletişim dili oluşturacağı ve ofisin ciddiyetini artıracağı öngörülüyor.

Bu değişiklik, yalnızca Rubio'nun ofisi için değil, aynı zamanda diğer resmi daireler ve kurumlar için de önemli bir örnek teşkil edebilir. Yazı tipi seçiminin, kurumsal iletişimin algılanmasında etkili olduğunu belirten uzmanlar, bu tür kararların, kurumların toplumsal imajlarını nasıl şekillendirdiğine dikkat çekiyor.

Öte yandan, Calibri'nin yasaklanması, bazı eleştirmenler tarafından erişilebilirlik konusundaki duyarlılığı azaltma riski taşıdığı gerekçesiyle eleştiriliyor. Görme engelli bireylerin, belgeleri daha kolay okuyabilmesi için tasarlanmış yazı tiplerinin kullanımının teşvik edilmesi gerektiği savunuluyor. Bu durum, yazı tipi seçimlerinin sadece estetik değil, aynı zamanda toplumsal sorumluluk açısından da önem taşıdığını ortaya koyuyor.

Rubio'nun bu kararı, yazı tipi seçimlerinin yalnızca estetik bir tercih değil, aynı zamanda kurumsal kimlik ve toplumsal erişilebilirlik açısından da kritik bir konu olduğunu bir kez daha gündeme getirmiş oldu.