Suriye'de 2,4 Milyon Çocuk Eğitim Hakkından Mahrum Kaldı

Suriye Eğitim Bakanı Muhammed Abdurrahman Terko, ülkedeki iç savaşın etkileriyle ilgili çarpıcı bir açıklamada bulundu. Terko, Suriye'de 2 milyon 400 bin çocuğun eğitim hakkından mahrum kaldığını belirtti. Bu durum, ülkenin geleceği açısından ciddi bir endişe kaynağı oluşturuyor.

Suriye, 2011 yılında başlayan iç savaş nedeniyle büyük bir yıkım sürecine girdi. Bu süreçte, eğitim sistemi de büyük ölçüde etkilenmiş durumda. Savaş, okulların kapanmasına, öğretmenlerin görevlerini yapamamalarına ve çocukların güvenli bir eğitim ortamından mahrum kalmalarına yol açtı. Terko, bu durumun sadece bugünü değil, aynı zamanda geleceği de tehdit ettiğini vurguladı.

Eğitim Bakanı, savaşın çocukların eğitimine olan olumsuz etkilerine dikkat çekerken, aynı zamanda bu çocukların gelecekteki potansiyellerinin de tehlikede olduğunu ifade etti. Eğitim, bir ülkenin gelişimi için hayati öneme sahipken, savaş koşulları altında büyüyen çocukların bu haktan mahrum kalması, Suriye'nin yeniden inşası için büyük bir engel teşkil ediyor.

Terko, uluslararası topluma da çağrıda bulunarak, bu çocukların eğitim hakkının sağlanması için destek beklediklerini dile getirdi. Eğitim alanında yapılacak yatırımların, Suriye'nin barış sürecine katkı sağlayabileceğini ve çocukların geleceğe umutla bakmalarını sağlayacağını vurguladı.

Savaşın sona ermesi ve istikrarın sağlanmasıyla birlikte, eğitim sisteminin yeniden inşa edilmesi gerektiğine dikkat çeken Bakan, bu süreçte uluslararası iş birliğinin önemine de değindi. Eğitim, sadece bireylerin değil, aynı zamanda toplumların da kalkınması için kritik bir unsurdur. Bu nedenle, Suriye'deki çocukların eğitim hakkının sağlanması, hem insani bir sorumluluk hem de geleceğin teminatı açısından büyük bir gereklilik olarak öne çıkıyor.

Suriye'de yaşanan bu trajik durum, dünya genelinde eğitim hakkının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Savaşın etkileriyle boğuşan çocukların, bu zor koşullarda bile eğitim alabilmeleri için gereken adımların atılması, hem ulusal hem de uluslararası düzeyde öncelikli bir konu olmalıdır.