Bugün: 01 Aralık 2025 · Saat: --:--
SON DAKİKA
Filipinler'de Yolsuzluk Karşıtı Protestolar Büyüyor - Hong Kong'daki Yangında Ölü Sayısı 146'ya Yükseldi - Hong Kong'daki yangında can kaybı 146'ya yükseldi - Netanyahu, yolsuzluk davaları için af talep etti. - Yaban Hayvanı Satışı İçin Ruhsat Zorunluluğu Getirildi - MÜSİAD Vizyoner'25 Etkinliği 2 Aralık'ta İstanbul'da! - Rusya'nın Kiev'e Hava Saldırısında 3 Ölü, 29 Yaralı - Çermik: Yaz-kış ziyaretçilerini ağırlayan turizm cenneti - Mersin'de Dev Türk Bayrağı Sisli Hava ile Görüntülendi - Dilara Usta, Sivas'ta otomotiv servisinde başarıyla çalışıyor - Tai Po'daki yangında ölü sayısı 146'ya ulaştı - KAIROS gemisindeki yangın başarıyla söndürüldü - Suriye Sürecinde En Büyük Risk İsrail, Dedi Bakan Fidan - Sri Lanka'da Sel Felaketi: Ölü Sayısı 200'e Yaklaştı - Nijer Televizyonu Türksat'a Geçiş Yaptı - Hakan Fidan'dan AB'ye İş Birliği Çağrısı - Hakan Fidan'dan Avrupa Birliği'ne Üyelik Çağrısı - Ehliyetsiz sürücü kaza sonucu hayatını kaybetti - Fikri Sabotajlara Dikkat! Terörsüz Türkiye Hedefi Devam Ediyor - İstanbul'da Hidrolojik Kuraklık Uyarısı: Acil Önlemler Gerekiyor -
USD - EUR - ALTIN -

Çin, Trump döneminde Tayvan'a baskı yapıyor

Amerika Birleşik Devletleri'nin dış politikası, son yıllarda pek çok tartışmaya neden oldu. Özellikle, Ukrayna’nın savunmasız bırakılması ve bu durumun Tayvan üzerindeki etkileri, uluslararası ilişkilerde yeni bir gerilim kaynağı haline geldi. Çin Devlet Başkanı Xi Jinping'in Tayvan'a yönelik artan baskıları, bu bağlamda dikkat çekiyor. Xi, Tayvan'ı isyan eden bir eyalet olarak görmekte ve bu tutumunu daha da sertleştirmektedir.

Uluslararası ilişkilerde sıkça görülen kötü niyet, tarihsel önyargılar ve karşılıklı yanlış anlamalar, çoğu zaman çatışmaların tetikleyicisi olmaktadır. Bu durum, geçmişte yaşanan bazı büyük savaşların sebeplerini de düşündürmektedir. Örneğin, Adolf Hitler, Amerika Birleşik Devletleri hakkında ciddi bir cehalet içindeydi. Eğer o dönemde Amerikan sanayi gücünün boyutunu doğru bir şekilde değerlendirebilseydi, belki de 1941'de Washington'a savaş ilan etme cesaretini gösteremezdi.

Benzer bir durum Sovyetler Birliği için de geçerliydi. 1979'da Afganistan'ı işgal eden Sovyet liderleri, karşı karşıya oldukları durumu yeterince kavrayamamışlardı. Bu yanlış değerlendirme, Sovyetler Birliği’nin yaşadığı aşağılayıcı yenilgiye ve nihayetinde dağılmasına neden olan faktörlerden biri oldu.

1990 yılında Irak’ın Saddam Hüseyin’i, Beyaz Saray’dan yeşil ışık aldığını düşünerek Kuveyt’e saldırması da benzer bir cehaletin sonucuydu. Bu tür olaylar, cehaletin ve yanlış anlamaların, uluslararası ilişkilerde felaket niteliğinde sonuçlar doğurabileceğini gösteriyor.

Tüm bu örnekler, Amerika Birleşik Devletleri’nin dış politikası ve özellikle Tayvan üzerindeki Çin baskısı bağlamında daha dikkatli ve öngörülü adımlar atılması gerektiğini ortaya koyuyor. Uluslararası ilişkilerde yaşanan karmaşık dinamikler, ülkelerin stratejik kararlarını almadan önce daha derinlemesine düşünmelerini gerektiriyor. Simon Tisdall, Guardian gazetesindeki dış politika yorumlarıyla bu konudaki önemli noktalara dikkat çekiyor. Özellikle, geçmişte yaşanan hataların tekrarlanmaması için cehaletten kaynaklanan yanlış anlamaların üstesinden gelinmesi gerektiği vurgulanıyor.

Kaynak: THE GUARDIAN

Haber Tarihi: 01.12.2025 05:48