Buzdağı Gözaltındaki İnsan Sayısı Tarihi Zirveye Ulaştı

ABD'de Göçmenlik ve Gümrük Uygulamaları (ICE) verilerine göre, 14 Aralık itibarıyla gözaltında tutulan insan sayısı tarihi bir zirveye ulaştı. 14 Aralık 2025 itibarıyla ICE, gözaltında bulundurduğu kişi sayısının 68,400'den fazla olduğunu açıkladı. Bu rakam, Aralık ayının başında belirlenen önceki rekoru geçerek yeni bir rekor oluşturdu.

Gözaltındaki bu artış, ülke genelinde göç politikalarının ve uygulamalarının sıkılaştırılmasının bir yansıması olarak değerlendiriliyor. ICE, gözaltında tutulan kişilerin sayısının artmasının nedenlerini, göçmen kaçakçılığına karşı alınan önlemler ve sınır güvenliğinin artırılmasıyla ilişkilendiriyor. Yetkililer, bu durumun göçmenlerin ABD'ye girişlerini zorlaştırdığına dikkat çekiyor.

Uzmanlar, gözaltındaki kişi sayısının bu kadar yüksek olmasının, hem insani hem de hukuki sorunları beraberinde getirdiğini ifade ediyor. Gözaltında tutulan kişilerin çoğu, çeşitli nedenlerle hukuki süreçlerin uzamasından dolayı uzun süre gözaltında kalabiliyor. Bu durum, hem bireylerin yaşam koşullarını olumsuz etkiliyor hem de göçmenlik sisteminin işleyişinde aksaklıklara yol açıyor.

Gözaltındaki insan sayısındaki artış, insan hakları savunucuları tarafından da eleştiriliyor. Bu gruplar, gözaltında tutulan kişilerin haklarının ihlal edildiğini ve birçok kişinin adil bir yargılama sürecinden mahrum kaldığını savunuyor. Ayrıca, gözaltında kalma sürelerinin uzaması, ailelerin parçalanmasına ve bireylerin ruhsal sağlıklarının bozulmasına neden olabiliyor.

Gözaltı merkezlerinde yaşanan koşulların iyileştirilmesi ve gözaltında tutulan kişilerin haklarının korunması gerektiği yönünde çağrılar artarken, yetkililer bu konuda çeşitli önlemler almayı planladıklarını belirtiyor. Ancak, bu önlemlerin ne ölçüde etkili olacağı ve gözaltındaki kişi sayısının düşüp düşmeyeceği ise belirsizliğini koruyor.

Sonuç olarak, ABD'de gözaltındaki kişi sayısının tarihi bir zirveye ulaşması, ülkedeki göçmenlik politikalarının yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini ortaya koyuyor. Hem insan hakları açısından hem de göçmenlik sisteminin işleyişi açısından önemli bir sorun haline gelen bu durum, önümüzdeki dönemde daha fazla tartışma ve inceleme gerektireceğe benziyor.